30 Temmuz 2015 Perşembe

Bremen Gezi Rehberi

Eşek, köpek, kedi ve horoz. Hayır burası bir doğal yaşam parkı ya da hayvanat bahçesi değil, burası Almanlar’ın masallardan fırlamış ve masallar şehrine dönüşmüş renkli mızıkacılar diyarı Bremen.
Bremen_Weser_Nehri
Almanya’nın belki de en sevdiğim, sevimli bulduğum ve çevresinde yaşamayı arzuladığım kentlerinden biri. Defalarca gidip her seferinde bir başka köşesini sıkılmadan keşfettiğim Bremen, Almanya’nın Bremen eyaletinin de başkenti konumunda.
Tarihsel dokusu ve tüm baş yapıtları itinayla korunmuş olan bu kent, Weser Nehri’nin hemen etrafında, Almanya’nın ise kuzeybatısı diyebileceğimiz bir bölgesinde 1200 yıldan fazla bir süredir yer alıyor. Her yıl binlerce turistin akın ettiği kentin şüphesiz Almanya’nın en ilgi çekici noktalarında biri olduğunu söyleyebilirim. İnsanları, yaşam tarzları ve rahat ortamıyla daima kendinizi evinizde hissedebilirsiniz Bremen’de.
NASIL ve NE ZAMAN GİDİLİR?
Bremen, Almanya’nın hallice popüler bir konumunda bulunması nedeniyle direk ya da aktarmalı uçuşlarla İstanbul üzerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. THY, KLM ve Lufthansa’nın haftanın her günü Bremen’e doğrudan seferleri bulunuyor. İstanbul’dan yaklaşık olarak 3 saat süren bu yolculuk, Flughafen Bremen’de son buluyor ve şehir merkezine yani Bremen Tren İstasyonu’na kadar trenle ve tramvayla ulaşabiliyorsunuz. Charter firmalarından Ryanair’in bu şehirden Avrupa’nın diğer büyük kentlere direk uçuşları olduğunu belirtmekte fayda var. Berlin, Almanya’daki klasik kış aylarını yaşayan bir kent. Bu yüzden Mayıs ve Eylül ayları arasında gitmeniz gezileriniz açısından daha verimli olacak gibi.
Bremen_Domuzlar
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN BREMEN:
  • Bremen’e gelmiş bir müzeseverseniz kesinlikle ErlebnisCard (Günlük Keşif Kartı) almalısınız. Bu kart size pek çok müzeye ücretsiz giriş sağlayacaktır. Bu kartı akşam 6’ya kadar tramvay ve otobüslerde de kullanabilirsiniz. Tek kişilik bir biletin fiyatı 9€.
  • Beck’s Birası; Bremen’de üretiliyor. Bremen’e gelmişken Beck’s Fabrikasında; Beck’s Experience yapma şansını yakalayabilirsiniz.
  • Bremen’de en meşhur yerler Marktplatz, Böttcherstraße, Schnoor ve Schlachte’dir. Gündüz turist kaynayan bu mekanlar, gece bambaşka bir hale bürünmektedir. Mümkünse gece de giderek buraları gezin.
  • Bremen’i hızlıca gezmek sıkılmanıza yol açabilir. Bremen’e en az 2-3 gün ayırmanız gerekiyor. Şehir, Almanya’nın diğer şehirlerine göre biraz daha yavaş ve rahat. Buna ayak uydurmalısınız.

BREMEN’İN TURİSTİK CAZİBELERİ
Bremen , neredeyse her noktasına yürüyerek ulaşabileceğiniz ve 2-3 günde tüm tarihi yapıları ve meşhur köşelerini gezebileceğiniz pratik bir şehir. En önemli turistik yerleri gezmek için ise bir şehir rehberine gerek yok. Pirinç ve çelikten yapılmış 2000 adet çivi sizi Liebfrauen Kilisesi’nden Marktplatz’a, oradan da El İşçileri Sokağı olarak ün salmış Böttcher Sokağı’na getirir. Tüm Bremen gezilerimde en az bir kez bu çivi yolunu takip ediyorum. Neredeyse her Avrupa Şehri’nde olduğu gibi Bremen‘de de Altstadt yani Eski Şehir Bölgesi en çok göze çarpan yerlerin başında geliyor.
Bremen_Rathaus
Altstadt Bremen: Bremen Tren İstasyonu’ndan çıkar çıkmaz Bahnhofstraße boyunca kuzeybatı yönünde ilerlediğinizde önce şehrin güzel bir parkı olan Wallanlagen’a geliyorsunuz. Burası şehrin eski giriş kapısı ve surları etrafına kurulmuş bir park. Buradaki yel değirmenine (Mühle Am Park)göz atarak, Bremen Eski Şehir Bölgesi’ne giriyorsunuz. Buradaki Turist Info’dan rehberinizi alarak gezinize başlayabilirsiniz.
Bremen’de her sokak, Marktplatz’a açılan bir kapıdır. Marktplatz, Büyük Barok ve Rönesans yapılarının yanı sıra, alışveriş ve kafeleriyle de Altstadt’ın merkezi konumunda. Tarihi yapıları gezdikten sonra bir öğle yemeği ya da kahve molası için en ideal yerlerden biri.
Müzelerin bolca yer aldığı Bötcher SokağıSt. Peter KatedraliTükürük Kayası, Ratskeller, Bremen Mızıkacıları Heykeli ve Bremen Belediye Binasıbu meydanda yer alıyor. Bremen geziniz için en ideal başlangıç noktası.
Bremen Mızıkacıları:  Açık ara şehrin sembolü. Altstadt bölgesinde, Liebefrauen Kilisesi ve Belediye Binası’nın arasında kalıyor. Gözleriniz keskin değilse, heykeli uzaktan görmeniz imkansız. Çok ufak bir heykel olmasından dolayı, etrafındaki turistler nedeniyle dikkatinizi çekecek.  Çivi yolunda da yer alan bu heykel; Grimm Kardeşler tarafından Bremen’in en önemli parçası haline gelmiş. Buraya kadar gitmişken, eşeğin bacağını iki elinizle birden hafifçe okşamayı ve  dilek tutmayı unutmayın. Tek bir elinizle okşarsanız, dileğiniz gerçek olmuyor. Doğru adımlarla dilediğim 2 dileğim de gerçek oldu, başarı oranı %100 diyebilirim. :)
Bremen_Böttcherstrasse
Böttcher Sokağı: Herkese farklı duygular yaşatan, Bremen’in sanat sokağı burası. Değişik müzeleri, bronz heykelleri, ortaçağdan kalma evleri ve restoranlarıyla ön plana çıkıyor. Sokak, renkleri ve mimarisiyle bana Harry Poter’daki Diagon yolu’nu anımsatmıştı. Tamamen bir Art-Nouveau eseri olan bu sokak, sizi ihtişamıyla etkisi altında bırakıp, burada saatler geçirmenize neden olacak. Sokakta yer alan Roselius-Haus ve the Paula Modersohn-Becker Müzeleri her ne kadar birbirine çok yakın olsa da, farklı iki müze. Örneğin Roselius-Haus, 16. Yüzyıl’dan kalma ve içerisinde antika eşyalar, halılar ve birkaç resim tablosu bulunuyor.  Zemindeki odalardan birinde Lucas Cranach tarafından yapılmış bir Martin Luther tablosu var ki, bir hayli büyüleyici. Dolambaçlı merdivenlerinden üst kata çıkmak ise tam bir zamanda yolculuk tadında. Paula Modersohn-Becker Müzesi ise 20. Yüzyılları işaret ediyor. Sanat koleksiyoncusu Ludwig Roselius tarafından satın alınan ev, yenilenmiş iç ve dış mimarisiyle ziyaretinize hazır. Bina başlı başına bir ekspresyonizm eseri ve fantastik. İçerisinde Paula Modersohn-Becker’in tablolarının yer aldığını ve ismini de buradan aldığını belirtmeden geçmeyelim.
Böttcher Sokağı’nda gezeceğiniz bu iki müze için, 3 Euro’luk tek bir bilet almanız yeterli. Bu bilet, iki müzeyi de gezmenize olanak sağlayacak. Üzgünüm ki içeride fotoğraf çekmeniz yasak, biz bir iki yeltendik hemen müdahele ettiler. İyi bir şey mi, kötü bir şey mi karar veremedim. İçerideki hediyelik eşya bölümünden kartpostal ya da fotoğraf satın alabilirsiniz.
Bremen_Sinem
Schnoor: Bremen’in büyülü sokakları ve panoramik köşesi olan Schnoor, renkli küçük evleri, birbirinden farklı onlarca hediyelik eşya dükkanları, mikro restoranları ve orta çağ kültürüyle sizi hemen içine alan bambaşka bir diyar. Sokak o kadar güzel ve estetik ki, etrafa bakıp fotoğraf çekmekten yürüyemiyorsunuz. Her bir detay, her bir köşe sizi etkisinde bırakıyor ve dönüp tekrar tekrar bakmak zorunda kalıyorsunuz. Bu küçücük alanı tüm detaylarıyla gezmek ve ihtişamını hissetmek bazen 2 ya da 3 saatinizi alabilir. Leziz çikolata dükkanlarına girerek Trifle yiyebilir, kahvenizi içerek dinlenebilirsiniz. Schnoor, tadını yavaş yavaş çıkarmanız gereken ve havasını iyice içinize çekmeniz gereken, açık ara Bremen’in en iyi ve en eski bölgesi. Sokaklar bazı bölgelerde yürüyemeyeceğiniz kadar dar. Bir çok hediyelik eşya dükkanı gezdim Schnoor’da, hepsi harika ama bir o kadar da pahalı. Alışveriş için Bremen’de daha güzel bölgeler var, fakat buradaki dükkanlara da girerek fotoğraf çekebilirsiniz. Ha unutmadan, buraya bir de gece yarısı sevgilinizle baş başa gelin.
Schlachte: Eskişehir’de Adalar neyse; Bremen’de de Schlachte odur. Nehir kıyısında sıralanmış onlarca kafe, Weser Nehri boyunca akıp giden suyun üzerindeki vapurlar ve Almanlar’ın ünlü Beck’s Birası. Schlachte, serin yaz akşamlarında keyif yapmanız için sizi bekleyen bir bölge.  Schlachte’nin hemen karşı yakasında, biraz daha batıda Beck’s Fabrikası yer alıyor. Buraya giderek Beck’s Experience yapabilir ve dünyaca meşhur olan Beck’s Biraları’nın üretim sürecini aşama aşama gözlemleyebilirsiniz.
Bürgerpark ve Emmasee: Bremen’in en büyük ve en önemli parklarından biridir. Şehrin kuzey kısmında kalması nedeniyle pek çok turist tarafından bilinmez ve gezilmez, ancak şehrin en can alıcı köşelerinden biridir. Olağanüstü yeşil ve görkemli ağaçlarla dolu bu park içerisinde bir de Emma Gölü bulunur. Göl kıyısında keyif yapabilir ve güneşli bir haftasonunun tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Parkın biraz daha kuzeyinde Universum Bilim Müzesi bulunuyor. Müzenin de ilerisinde yine şehir ormanları içerisinde kamp yapabileceğiniz harika alanlar var.
Bremen_Kuyu_Para
Viertel: Burası tam bir bohem hayat yaşayanların bölgesi. Bremenliler buraya her ne kadar Ostertor ve Steintor deseler de; gençler ve turistler arasında bu bölge Viertel (Çeyrek) olarak isimlendirilmiş. Şehir merkezine birkaç dakika uzaklıkta olan bu bölge, şehrin en renkli köşelerinden. Tarihi yerleri gezmeyi, sanat eserlerini keşfetmeyi severim ancak birkaç saatten sonra sıkıcı olabiliyor. Hah işte tam da Eski Şehir Bremen’de gezerken sıkılıp, kendimi buraya attığımda ruh halim böyleydi. Viertel ilaç gibi geliyor. Etrafta birbirinden farklı konseptlerde harika barlar ve kafeler var. Sokaklardaki tarihi eserler, yerlerini çoktan graffitilere ve diğer sokak sanatlarına bırakmış. Mekanların kapanış saati yok, dilediğiniz vakit gelip eğlenceye katılabilirsiniz. Viertel bölgesinde de müze gezmekten bıkmadıysanız, Kunsthalle (Sanat Galerisi) sizin için yapılmış. 19. Ve 20. Yüzyıl’dan gelen eserleri burada 8€ karşılığında inceleyebilirsiniz. Bremen Tiyatrosu, Gerhard Marcks Ev ve Wilhelm Wagenfeld Evi’de yine bu bölgede yer alıyor. Şehrin bu bölümüne yürümek istemiyorsanız, bizim gibi 2 ya da 3 numaralı tramvayları ‘Kurzticket’ alarak kullanabilirsiniz.
KONAKLAMA VE ULAŞIM
Bremen’deki konaklamalarımda, Viertel yakınlarında yer alan Günstiger Schlafen isimli minik ama tüm ihtiyaçlarınızı karşılayan, Jugendherberge tadında bir hostelde kalıyorum. Burayı size fiyatı ve sakinliği nedeniyle tavsiye edebilirim, hemen yakınında da Penny ucuzluk marketi yer alıyor. Ortak mutfak var ve odalar, yataklar oldukça temiz. Biraz daha iyisini arıyorsanız Jugendherberge’yi (DJH) tavsiye edebilirim. DJH, Altstadt bölgesine oldukça yakın ve nehir kıyısında. Güne Weser manzarasıyla uyanmak ve bir hostelde konaklamak istiyorsanız doğru yerdesiniz.
Bremen’de neredeyse her yere tramvayla ulaşabilirsiniz. Bilet fiyatları 1.70€ ve 15€ arasında değişiyor. Bu biletlerin içinde kısa mesafeli biletlerden tutun da günlük ya da haftalık biletlere kadar uzanan bir seçim şansınız var. Bilet fiyatları otobüsler için de geçerli. Toplu taşıma olarak oldukça düzenli ve kolay anlaşılır bir şehir, bizim gibi tek bir sorun bile yaşamayacağınızı düşünüyorum.
Bremen_Günstiger_Schlafen
BREMEN YEME İÇME REHBERİ
Schlachte ve Viertel; Bremen’in yemek konusunda en fazla alternatif sunduğu bölgelerin başında geliyorlar. Bu iki bölgede de çok klas ve nezih restoranlar bulabileceğiniz gibi, düşük bütçeli ama yine de lezzetli seçenekler de bulabilirsiniz. Bremen, neredeyse bir liman şehri olması nedeniyle (Bremerhaven’a sadece 1 saat uzaklıkta) deniz ürünleri oldukça popülerdir. Almanya içinde Nordsee’ye ihtiyaç duymadan yemek yiyebileceğiniz en güzel restoranlar, Bremen’dedir. Bölgeye özgü Räucherfisch (dumanda pişirilmiş yılan balığı) oldukça meşhurdur. Ringa ve Gümüş balığı da yine Bremerhaven taraflarında çıkan balıklardandır, lezzetlidir. Çikolataları da çok meşhurdur Bremen’in, Schnoor bölgesindeki Trifel satan dükkanları es geçmeyiniz.
Coffee Corner: Bremen’deki favorilerimin başında gelir. Öğlen yemekleri için ideal, klas bir mekan. 11 yıldır Bremen’deki bagel ve kahvenin tek adresi. Üst katında rahat koltukları var, oturunca kalkamıyorsunuz. Alt katı ise biraz daha self servis modunda, acelesi olanlar için. Alt kata oturup garsonların hoş sohbetini dinleyebilir, Viertel’e daha yakından bakabilirsiniz. Ücretsiz Wifi bulunuyor (Almanya’da ücretsizini bulmak zor olabiliyor). Bagelleri harika, çorbaları ve salataları da güzel.
Bremen_Coffee_Corner
Schüttinger Gasthausbrauerei: Bremen’e gelirseniz Bremer Knipp yemeden dönmeyin. Bir çok rehber ya da lokal size bunu en iyi Ratskeller’da yiyeceğinizi söylese de; çok fazla turistik olması ve göz önünde bulunması nedeniyle oldukça pahalı olan Ratskeller’ı es geçiniz, ve Schüttinger Bira Evi’ne geliniz. Lezzetli el yapımı biraları ve Bremer Knipp’i menü şeklinde 9€’ya sunuyorlar. Ha, Bremer Knipp nedir? Domuz etinden ve öğütülmemiş yulaftan yapılma; bir hayli baharatlı ve tuzlu bir kalori bombası sucuk. Genellikle kızarmış patates, kızarmış sebzeler ve turşunun üzerinde servis ediliyor. Kalp krizi riskini artıran bir yemek olan Bremer Knipp, zararlı olduğu kadar da lezzetli. Buralara kadar gelmişken, yemeden dönmeyin.
Loui & Jules Grillboutique: Bremen’de canınız şöyle güzel bir kuzu eti çekerse, aradığınız yer kesinlikle Loui & Jules. Nusr-et’in Bremen şubesi olan bu mekan; et lokantası ve şarküteri arasında gidip geliyor. Schlachte’de yer alan Loui & Jules, manzarasıyla da size eşsiz bir deneyim sunacak.  350 gramlık Delmonico’yu şiddetle tavsiye ederim. Et değil de, sanki lokum yer gibi… Mis… Eğer birden fazla kişiyseniz de Tomahawk çok popülerdir, 1100 Gramlık ve 75€’luk bir lezzet, yerseniz :)
Bremen_Loui_Jules
Rotkäppchen: Eğer Loui & Jules’da bir akşam yemeği yediyseniz, muhtemelen ertesi gün kahvaltı yapmak için çok paranız kalmayacaktır. İşte tam burada Rotkäppchen devreye giriyor. Viertel’de bulunan bu mekan, kahvaltılar için güzel alternatifler sunuyor. Gönül rahatlığıyla giderek, çeşit çeşit menülerinden ucuz birer kahvaltı yapabilirsiniz. Muffinleri açık ara Bremen’deki favorim.
Katzen-Cafe: Schnoor taraflarında dolanıyorsanız ve karnınız zil çalıyorsa, sizi Tavşanlar Kafesi’ne alalım. Moulin Rouge ortamında leziz bir akşam yemeği ve enfes bir şarap içmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Schnoor’un dar sokaklarında yer alan bu mekanın terası ve bahçesi; samimi olduğu kadar hoş dizayn edilmiş. Aileniz ya da sevgilinizle başbaşa seyahat ediyorsanız da bir hayli romantik bir yer olduğunu söyleyebilirim. Arjantin usülü Biftek ve yanına da Louis Despas & Cie rose şarap,  romantik geçen gecenize Schnoor sokaklarında dolu dolu anlam katacak.
Luv: Schlachte’deki favorilerimden biridir. Schlachte’nin temiz havası ve Weser Nehri’nin enfes kokusu eşliğinde güzel bir bira için ideal yerdir. Mekanın içi de güzel, yemek de yenilebilir ancak ben burayı bira için tercih edenlerdenim. Yemeklerini deneme şansım olmadı, burası benim için bir Bistro, bir Lounge Bar gibi. Ortamı, ambiyansı; Schlachte’nin en iyilerinden.
Marianne: Viertel’ın hipster ‘Kaffee und Küchen’ yani kahve ve pasta mekanı. Berliner Straße üzerinde bulunan bu über enteresan mekanın sloganı: ‘Drink Coffee, and do stupid things faster with more Energy’ yani kahvenizi için ve aptalca şeyleri daha çok enerjiyle hızlıca yapın. Dediğim gibi, abiler hipster. Mekandaki kütüphaneden kitabınızı, derginizi alarak sınırlı sayıdaki masalardan birine oturarak keyif yapabilirsiniz. Çikolatalı keki ve kahvesi enfestir. Mekanda sosyalleşmek de bir hayli eğlenceli.
BREMEN ALIŞVERİŞ REHBERİ:
Sevgili hediyelik eşyacılar, sevgili magnetçiler. Sizin için de bir şeyler yazacağım elbette. Bremen’den 4 tane hayvanın üst üste bindiği bir magnet ya da heykel almadan dönmek sizin için korkunç olabilir. Bu dehşet dolu dakikaları yaşamamanız adına sizleri Schnoor’a alalım. Schnoor bölgesinde istemediğiniz kadar hediyelik eşya dükkanı bulunuyor. Birbirinin aynısı gibi görünen ama içten içe değişen minik minik dükkanlar. Buralar biraz pahalı olsa da tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır. Böttcherstraße üzerinde Bonbon Shop var, mesela buradan ev yapımı hediyelik şekerler belki değişik olabilir.
Bremen_Shop
Daha da marjinal bir yer arıyorsanız sizi tabii ki Viertel’e alıyoruz. Bu bölgedeki hediyelik eşya dükkanları biraz daha klas, biraz daha özgün. Örneğin ‘Kauf dich Glücklich’ ya da ‘Die Sachenmacher’ bunlara iki güzel örnek. Her zaman olduğu gibi alışveriş merkezlerinden ve pahalı markalardan uzak durmayı ihmal etmeyin.
Bremen’deki bit pazarlarını da mutlaka ziyaret edin. Öyle Türkiye’deki gibi değil; gayet elit ve güzel antikaların satıldığı mekanlar bu ‘Flea-Markt’ lar. Örneğin Cumartesi günleri Weser Nehri boyunca sıralanmış bit pazarını ihmal etmeyin.
BREMEN’DE EĞLENCE VE GECE HAYATI:
Bremen’in sakin görünüşüne aldanmayın, baya hareketli bir gece hayatı var. Özellikle şehrin yeni kısmında ve Bremen Üniversitesi çevresinde yaşayan gençler akşam oldu mu eski kısma akın ediyor.
Lemon Lounge: Etkileyici bir giriş olsun, Lemon Lounge efsanesi Bremen’in her yerinde tanınıyor. Şehrin en iyi kokteyl loungelarından biri. 200 yıllık bar kültürüne ve tecrübelerine dayanarak yaptıkları leziz kokteyller, tüm şehri fethetmiş. Merkezden uzak olmasına rağmen ünleri nam salmış. İlginçtir, lounge tarzı elinizde kokteyl takılırken bir yandan da dostunuzla tavla atabilirsiniz. Öyle de garip bir yer. Bir gariplik daha isterseniz; mekanda sigara içmek yasak, puro serbest.  Her yaştan insanı görebileceğiniz bu güzel mekan Schüsselkorb Durağı yakınlarında yer alıyor ve 4,5,6 numaralı tramvaylar doğrudan bu durağa gidiyor.
Soho Club: Soho, soho, soho… Bremen’in eşi benzeri olmayan ve herkese de açık olmayan ilginç bir gece klübü. Her akşam parti var ve oldukça trend bir mekan. Gecenin geç saatine kadar eğlencenin ve partinin devam ettiği bu mekana girişte Face-Kontrol yapıldığını da belirtelim ki yalnız gidip kapıdan dönmeyin. Saçınız, kaşınız ve gözünüz siyahsa daha bir ırkçı olduklarını da belirtelim.
Feldmann’s Bierhaus: Almanların bir atasözü var: Kein Bier vor Vier (4’ten önce bira yok). 4’te açılan Feldmann’ın Bira Evi de bu söze uygun hareket eden; ama leziz mi leziz biralar sunan salaş bir gastropub. Uygun fiyata ev yapımı biraları ya da yöresel biraları servis ediyorlar. Akşamüstü Schlachte’de Weser’e karşı keyif yapabileceğiniz harika bir ortam.
Meisenfrei Blues Club: Blues ve Rock &Roll severler için biçilmiş kaftan. Hankenstraße üzerinde yer alıyor ve neredeyse her akşam farklı grupların canlı performansları var. Alkol, özellikle bira menüleri efsane. Yaş ortalaması çok genç değil; ama içerideki müzikler için gidilir.
Paddy’s Pit: Irish Pub eklemezsem olmaz. Bremen’de de gittim özellikle buldum. Paddy’s Pit, tipik bir Irish Pub. Genellikle lokaller takılıyor ve yemek servisi yok. Tren istasyonuna yakın olması nedeniyle (hemen karşısında) konumu çok iyi, heryerden ulaşılabilir. İçerideki dekorlar, yoncalar falan hepsi efsane. Kilkenny’nizi alıp ortamın ve güzel müziklerin keyfini dostlarınızla yaşayabilirsiniz. Gingerbread denemeden dönmeyin.
Kangoroo Island: Schlachte’den bir başka mekan. Kokteylleri fena değil ve ortamı diğer mekanlara nazaran biraz daha sakin. Genellikle üniversiteli genç kızlarımızın takıldığı bir mekan olmasından dolayı, içkiler biraz daha pahalı. Mekanın dışardan olağanüstü bir yanı yok, ama Happy-Hour zamanlarında tercih edebilirsiniz. Büyük boy kokteyllerde hatırı sayılır indirimler yapıyorlar. Nehir kıyısında olması da cabası.
Bremen Hakkında Hayat Kurtaran İpuçları:
Tüm tramvay ve otobüsler için aynı bileti kullanabilirsiniz. Tek binişlik biletler almaktansa günlük bilet almanızı tavsiye ederim.
Şehirde Mercedes Benz müzesi var, mutlaka gezin.
Pazar günleri tüm süpermarketler ve diğer önemli kuruluşlar kapalı. İstasyon çevresinde açık yerler bulabilirsiniz.
Şehrin pek çok noktasında (İstasyon ve Marktplatz başta olmak üzere) ücretsiz WiFi bulabilirsiniz.
Bremen’den Bremerhaven çok yakın. İkisi aynı yer değil, unutmayın. Bremerhaven’daki liman daha büyük. Kuzey denizini buradan görebilirsiniz.
Bremen Almanya’nın en sevdiğim, saygı duyduğum ve gezmekten sıkılmadığım şehirlerinden biri. Aynı zamanda Adolf Hitler’e de oy çıkmayan bölgelerin başı. Dolayısıyla direniş ve özgürlük, Bremen’in ruhunda var. Yolunuz Almanya’ya düşerse; bu güzel şehri ziyaret etmeden dönmeyin.
Özel Teşekkür: Bremen gezimde bana eşlik eden başta canım sevgilim Sinem olmak üzere güzeller güzeli bu 7 kıza çok teşekkürler.
Bremen_Kızlar

paylaş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.